أَمَّن يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاء الْأَرْضِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ ﴿٦٢﴾ Em men yucîbul mudtarra izâ deâhu ve yekşifus sûe ve yec’alukum hulefâel ard(ardı), e ilâhun meallâh(meallâhi), kalîlen mâ tezekkerûn(tezekkerûne). 1. em : yoksa, veya 2. men : kim, kimse 3. yucîbu : icabet eder, cevap verir 4. el mudtarra : sıkıntı ve ihtiyaç içinde olan 5. izâ : olduğu zaman 6. deâ-hu : ona dua etti 7. ve yekşifu : ve açar, giderir 8. es sûe : kötülük 9. ve yec'alu-kum : ve sizi kılar, yapar 10. hulefâe : halifeler 11. el ardı : arz, yeryüzü 12. e : mı 13. ilâhun : bir ilâh 14. mea allâhi : Allah ile beraber 15. kalîlen mâ : ne kadar az 16. tezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz(düşünüyorsunuz) Ali Fikri Yavuz : Yoksa, sıkıntıya düşen kimse, dua ettiği zaman, onun duasını kabul edip fenalığı gideren, sizi yeryüzünün sakinleri kılan mı, (hayırlı)? Allah ile beraber bir ilâh mı var? Siz pek a...